Uzunyayla Belgeseli, çocukluk hayallerimi gerçekleştirdiğim bir çalışmadır.
4-5 yaşına kadar Uzunyayla'da yaşadım. Sonra babamın görev yerleri dışında hayatımın bazı dönemleri Bor, Tokat, Ağrı, Isparta, Zonguldak, Keşan, Erzurum ve İstanbul'da geçti. 2010 yılından bu yana Kayseri'deyim.Çocukken her yaz Uzunyayla'ya gelirdik. Özellikle de Sacayağı'na (Beyazköy). Annemin köyü olduğu için köydeki herkes ya dayım ya teyzemdi. Annemler, kalabalık bir sülaleydi (Mole) ve köyde kuzenlerim çoktu dolayısıyla arkadaşlarım da. O yıllarda hem ortamın keyfini çıkarırken hem de yaşanan her şeyi dikkatlice gözlemler ve yaşadıklarımı da beynime kaydederdim.
Sonraki yıllarda beynime kaydettiğim bu görüntüler gittikçe somutlaşmaya başladı. 70'li yıllar radyo ve sinema yıllarıydı. Radyo dinlemeyi severdim ama sinema bambaşkaydı. Gelecekte bir gün o kocaman beyaz perdede sevdiğim yerleri ve sevdiğim insanları görme hayali kurmaya başladım. O yaşlarda fotoğraf makinemiz bile yoktu ama beynimde çalışıp duran kayıt aletini bir gün elime alacağımı hissediyordum. Bunu defterime yazmıştım.
İlk kıvılcım işte budur.
Sonraki yıllarda televizyon yayıldı. Biz büyüdük. Bilgisayar korkutucu ve pahalı bir alet olmaktan çıktı. Windows icat edildi, kameralar mağazalarda satılmaya başladı vs. vs. vs.Belgeselin ilk denemesini aslında 1989 yılında Kırkpınar'da çektiğim düğünle yapmıştım ama hiç kimse farkında değildi.
Yıllar akmaya devam etti. Eğitimimi tamamlamak ve bir meslek sahibi olmak zorundaydım ama Uzunyayla'yla ilgili hayallerim hiç değişmedi. Başka şehirlerde karşılaştığımız soydaşlarımıza anlatıyorduk Uzunyayla'yı ama yeterli gelmiyordu. Herkes duyumlara dayalı bilgi sahibiydi. Kayseri'de yaşlı bir adam "Siz gizli hazinesiniz." demişti. Bu söz çok hoşuma gitti. Ardından devam etti: "Oğlum sizi tanımayanlar kıskanıyor o nedenle başka şeyler anlatıyorlar, bu sizin yüzünüzden, baskın çıksanıza. Anlatın kendinizi." Doğru söylüyordu. İnsanlar bizi tanımıyordu. Bana göre halkımız artık açığa çıkarılmalı ve bu güzelliği herkes görmeliydi. Çünkü orada büyük binlerce yıllık "Xabze"yle şekillenen farklı yaşam kültürü vardı. Orada çok acılar çekmesine rağmen ayakta kalmayı başaran bir halkın nesilleri vardı. Orada gayretli, sabırlı, esprili, iyi niyetli, güler yüzlü, tatlı dilli insanlar vardı. Orada koskocaman bir dünya vardı. Üstelik bu güzel insanlar, onca sıkıntıya rağmen dillerini, kültürlerini, geleneklerini kısacası kimliklerini korumayı başarmışlardı.Ülkedeki farklı kültürler; baskın çıkmak, gücü eline almak amacıyla kendilerini anlatıp reklamlarını yaparken biz neden susuyorduk? Oysa bizim de onlar gibi anlatılacak çok şeyimiz vardı.
Beynimdeki kıvılcım bir şeylerin başarılacağı günü bekliyordu. Aradan yıllar geçti. Çocukluk hayalim bir kenarda beklemeye devam etti. Nihayet 2005 yılında bir imkân buldum ve hayalimi ciddi ciddi ele aldım. İlk olarak da 1989 yılında çektiğim düğün kasetini bulup onu kurguladım ve yayına sundum. 2006'da belgeselin çekimleri başladı derken süreç devam etti. Benim amacım belliydi. Son izleri kayıt altına almak... Sanırım başardım.
Bundan sonra imkanlar ölçüsünde birkaç bölüm daha çekip hayalimdeki bazı görüntüleri yansıtmak, kendimce bir şeyleri tamamlamak istiyorum. Daha çok "Anılardaki Uzunyayla" çalışmama ağırlık vereceğim.
⚜⚜⚜⚜⚜⚜
"Uzunyayla'yı koruyalım çünkü sığınacağımız tek yer orası."