1963 yılı Kazancık doğumlu bir Abaza'yım. Annem Kabardey. Bu topraklarda doğdum, bu topraklarda büyüdüm. İlk beş yıl dışında tüm yaşamım, Türkiye'nin farklı şehirlerinde geçti. Nereye gidersem gideyim her yıl yaz tatillerimi hep Uzunyayla'da geçirdim. Köyde büyüyüp şehre taşınan tüm Uzunyaylalılar gibi Uzunyayla'yı ve bu eşsiz kültürün bana kazandırdığı değerleri hiçbir zaman unutmadım. Adıge kültürüyle örülmüş bir ortamda büyüdüğüm için bildiğim her şeyi kaynağından, doğru kişilerden öğrendim. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Çocukluk hayalim olan bu belgesel çalışmasını bilinçli bir planlama ama amatör bir ruhla tek başıma yürütüyorum. Tasarım, çekim, kurgu, yayın, masraflar... Kısacası her şeyi kendim üstlendim. Öyle sanıldığı gibi çocuğumun nafakasını da bu işe yatırdığımı veya örtülü planlarla bir şeyler kazanmayı amaçladığımı sanmayın. Hiç öyle bir niyetim yok, olamaz da. Sadece ıvır zıvıra harcanacak miktarı buraya yönlendiriyorum. İlk günden bu yana en yakınlarım dahil hiç kimseden bir beklentim olmadı, olmayacak da... Kendimce bir misyonu yerine getiriyor, sevdiğim bölgeyi, değer verdiğim insanları anlatıyorum. Bunu yaparken de günümüzde moda olduğu üzere "ben bilirim." edasıyla toplumu bir yerlere yönlendirme, öne çıkma gibi bir düşünce de taşımıyorum. Aksine hep uzak durur ve gözlemlerim. Benim yapım bu. Uzun yıllar herkes dayımı ben zannetti. Hatta bazen benim yanımdan dayımı alıp onunla selfi yaptılar ama benim yüzüme bile bakmadılar. Ekranda onu gördükleri için onu tanıyorlar ve haklılar. Çok da önemli değil. Ben neyi, niçin yaptığını bilen bir insanım. Hangi niyette olduğumu beni yakından tanıyanlar iyi bilir.
Tek amacım, içimdeki bu büyük sevgiyi, bu eşsiz insanları ve bu eşsiz kültürü elimden geldiği kadar kendi bakış açımla anlatmak.
Bunun dışındaki derin, siyasi ve felsefi konuları çok iyi bilirim ama birilerine satmayı hiç sevmem.
"Doğrunun ispata ihtiyacı yoktur." Rahmetli babamın bu lafı hep aklımdadır.
Herkesin bildiği kendine, herkesin niyeti de kendine.